26 Ağustos 2009

Televizyon alayım da Norveççe öğreneyim

Bugün nihayet bir TV edindim. "Oh oh ne güzel, Norveççe telaffuzumu adam edeyim artık bütün gün bunu izleyeyip."

Saat 23.30, kanallara bakalım:

NRK1: Devices and Desires. Dizi. İngilizce. Norveççe altyazılı.
NRK2: The Last Continent. Film. İngilizce. Norveççe altyazılı.
NRK3: A Question of Blood. Dizi. İngilizce. Norveççe altyazılı.
TV2: Harper's Island. Dizi. İngilizce. Norveççe altyazılı.
TV2-zebra: Jimmy Kimmel. Talk show. İngilizce. Norveççe altyazılı.
TV3: NCIS. Dizi. İngilizce. Norveççe altyazılı.
TVN: CSI. Dizi. İngilizce. Norveççe altyazılı.
Animal Planet: Bir belgesel. İngilizce. Norveççe altyazılı.
Discovery Channel: Bir belgesel. İngilizce. Norveççe altyazılı.
National Geographic: Bir belgesel. İngilizce. Norveççe altyazılı.
svt1: Taxicab Confessions: New York. İngilizce. İsveççe altyazılı. (İsveç kanalı)
svt2: Bir belgesel. İngilizce. İsveççe altyazılı. (İsveç kanalı)
TV4: Jordan. Dizi. İngilizce. İsveççe altyazılı. (İsveç kanalı)
UR: İngilizce bir şeyler. İsveççe altyazılı. (İsveç kanalı)
BBC World: Haberler. İngilizce.
eurosport: World Champ Sweden. İsveççe! Çok enteresan.
Disney Channel: Çizgi film. Norveççe!

Ulan 20 gün sonra seçim var. İki Ahmet Hakan, Nazlı Ilıcak, Reha Muhtar da mı koymazsınız televizyona. Olacak iş değil. Tevekkeli değil ülkede herkes deli danalar gibi ingilizce konuşuyor.

19 Ağustos 2009

Porsiyonluk Pilav



İşte gördüğüm en süper icatlardan biri: Boil-in-bag porsiyonluk pilav. Poşeti tuzlu kaynar su dolu tencereye at, 15 dakika sonra çıkar, ye. Kıvamını tutturma derdi olmadığı gibi, çok daha önemlisi, tencere kirletme derdi yok. Ayrıca "lan madem uğraştık, çok yapalım, yarın öbürgün de yeriz" isimli öğrenci evi adetini de tarihe gömüyor. Bir kerede 1 poşet - ki kutuda 120 gramlık poşetin 2 porsiyon olduğu iddia ediliyor ama Türg genci bir oturuşta bitirir onu rahat- pişir, ye. Mis.

13 Mayıs 2009

Bistro Voda



Negzel şarkı. Ve klip.

Bosna Hersek'in Eurovision şarkısı bu. Eurovision finali de bu (16) cumartesi akşam 10'da.

12 Nisan 2009

Beş Duyu

Bir kaç saat önce Hande Yener'e sordular televizyonda, "5 duyundan biri olmayacak olsa hangisi olmayaydı" diye, kadın "tad alma" dedi. TAD ALMA! Tad almak istenmez mi hey Hande, deli misin sen? Bir de dedi ki "duymaktan vazgeçemeyeceğime göre" gibisinden bi şeyler. Ehy. Anladık yani san'atçısın, afferin. Şunu mu duymaktan vazegeçemeyecen lan?



Iptıs çaktıs yani, nedir? Gerçi Hande kendini çok geliştirdi, biliyoruz. (Deviantjesüs yazmadan yazayım.) Ama 4 sene öncesinin boktan Türkçe popunun bayrak taşıyanı, eller havayanın kraliçesi böyle müzik konusunda artislik yapmamalı.

Aslında yapsın lan bana ne. Ahah. Çok alışmışım böyle ciddi ciddi, "şu yapılmamalıdır, bu edilmemelidir." Sana ne lan? Yapar, der ki "efenim en önemlisi duymak tabiğğ". Ahaha. Ama yapmasa daha iyi.

Neyse, ben olsam ya hissetmek ya koklamak derdim. Diğer üçü mühim. Ya tad almak verilir mi lan? Kıbrıs'ı veririm, tad almayı vermem. İskender diyorum, patates kızartması diyorum! Mantar yedim yeni, şahane. İstiridye mantarı. Elit. Binaenaleyh, Tad almayı vermeyiz!

Oh lan ne rahatmış böyle yazmak. Yük kalktı üzerimden. Ne o ya öyle siyaset sinir stres. Ooh. İpimle kuşağım. Valla şahane.


Not: "Ne oluyor lan? Güzel güzel yazıyordu bu adam, saçmalamış." diyenleri şuradan Wordpress'e alıyoruz. RSS'e üye olanları wordpress'e yazı eklenince uyarılacak, buraya eklenince uyarılmayacak şekilde ayarlayabildiğimi umuyorum, beceremediysem de kusura bakmayın, şeyediverin siz. Burası artık böyle oldu. Yemek tarifi bile çıkabilir buradan her an. Sevimli kedi resmi bile çıkar artık. Fena.

Aha al, extremely fluffy cat. OLACAĞI BUYDU!
(Tavşan aslında.)

24 Mart 2009

Wordpress'e dönüyorum.

Bloga ilk olarak 22 Temmuz seçimleri zamanı wordpresste başlamıştım. 2 ay kadar sonra harun yahya geldi, saha buz tuttu, top fizik kurallarına aykırı bir şekilde geldi ve kendimi blogger'da buldum. Şimdi de, 29 Mart seçimleri zamanı, Wordpress'e geri dönüyorum hayırlısıyla. Rahat orası. Şekilli.

Buyrun: http://jormungand.wordpress.com

Edit: Tam olarak dönmüyorum. Burada geyik yapıcam, orada ciddi konularda kafa ütüleyeceğim. Aynı blogda olmuyor.

11 Mart 2009

Evrensel İş Fikirleri, Mülksüzlerin AmEx'i.

Yerdeki "okunacak ıvır zıvır" öbeğinde bunlar var. Ne kadar harikulade bir insan olduğumun kanıtı değildir de nedir bu?

07 Aralık 2008

08 Eylül 2008

Ramazan Davulcusu

Herkesin çalar saati veya cep telefonu var değil mi? Sahura kalkmak için davula ihtiyacımız yok yani. Peki hala her gecenin körü sokakta dan dun kafa ütülemek nasıl bu kadar normal karşılanıyor? Bunun müslüman olmayanı var, oruç tutmayanı var, hastası var, zar zor yeni uyutulmuş bebeği olan var, var da var. Bu kişisel özgürlüğüme müdahele değil mi? Ulan uyuyamıyorum?! Ben gece 12.30da müzik çalsam kapıma dayanan komşu neden ramazan davulcusuna ses etmiyor?

Örftür gelenektir denecek de, eski zamandaki gibi adam gibi manîler söyleyerek de yapmıyorlar ki, dan dun kafa ütülüyorlar sadece. Ay sonunda da kapıya dayanıyorlar, sıkıysa bahşiş verme. Devlet buna bişey yapması lazım. Sene olmuş 2008, hala her gece 3te davulla uyanıyoruz. Benim için hava hoş, zaten 5te yatıyorum, 3te de takıp kulaklığı metalika dinliyorum, davul duyulmuyor da, olan normal insana oluyor.

Bonus.
Bonus 2: Al bu da akepeli belediye başkanının yaptığı.

26 Mayıs 2008

Eurovision nereye gidiyor

1990dan beri saçma sapan bir şekilde gereksiz yoğunlukta bir ilgi duyduğum Eurovision, artık eski tadını vermemeye başladı. 1997'den önce, telefonla oylama diye bir şey yokken, bütün ülkeler oylarını jüriyle verirken oylamanın siyasi olduğu yönünde şikayetler olurdu. Yunanistan'la Türkiye birbirine hiç oy vermezedi, İrlanda ve Birleşik Krallık, araları iyi olduğu zaman birbirlerine oy verir, kötü olduğu zaman vermezdi falan filan. Sonra televoting geldi, bu arada eski SSCB, doğu bloku ve Yugoslavya ülkeleri de birer birer yarışmaya katılmaya başladılar, ve her şey iyice boka sardı.

Çok fazla ülke olması nedeniyle elemeler, yarı finaller yapılmaya başlanması bir yana, "Diaspora oylaması" tabir edilen, ülke dışında yaşayanların kendi ülkesine oy vermesi, o dili anlamak veya o şarkıcı/grubun daha tanıdık/sevilebilir olması veya sırf milliyetçilik sebebiyle bir sürü ülkenin habire en yüksek puanları birbirine vermeleriyle yarışmanın suyu çıktı. Eski SSCB ve Yugoslavya ülkeleri ilk 10 sırayı doldurmaya, Türkiye ve Ermenistan osursa bile (örnek: Rimi Rimi Ley) iyi bir derece yapmaya başladı. Hatırlar mısınız, 97'den önce, oyları jüriler verirken Yunanistan ve Kıbrıs her zaman 12 puan vermiyordu birbirlerine. 10, 8, hatta 7 bile verdikleri olurdu, ama 1997den beri sadece 12 vermekteler. Şimdi, bakalım bu sene hangi ülke hangi ülkeye kaç puan vermiş:

Fransa: Ermenistan'a 12, Türkiye'ye 10, Portekiz'e 8. Diaspora.
İzlanda: Danimarka'ya 12, Norveç'e 10. Finlandiya'ya 7. İskandinav.
Danimarka: İzlanda'ya 12, Norveç'e 10, İsveç'e 8. İskandinav.
Almanya: Yunanistana 12, Türkiye'ye 10, Sırbistan'a 8. Muhtemelen çoğu diaspora.
Belçika: Ermenistan'a 12, Türkiye'ye 10. Diaspora.
Kıbrıs: Yunanistan'a 12. Milliyetçilik/Dil.
Hollanda: Ermenistan'a 12, Türkiye'ye 10. Diaspora.
İsveç: Norveç'e 12, İzlanda'ya 8, Finlandiya'ya 7. İskandinav.
Türkiye: Azerbaycan'a 12, Ermenistana 10, Ukrayna'ya 8, Yunanistan'a 7. Azerbaycana milliyetçilikten, Ermenistan ve Yunanistan diaspora, Ukrayna'nın ise şarkıcısının kocası Türk'müş. Muhtemelen ondan.
Norveç: Danimarka'ya 12, İzlanda'ya 8. İskandinav.
Finlandiya: Norveç'e 12. İskandinav.
Slovenya: Sırbistan'a 12, Bosna Hersek'e 10, Hırvatistan'a 8. Eski Yugoslavya.
Bosna Hersek: Sırbistan'a 12, Hırvatistan'a 10. Eski Yugoslavya.
Hırvatistan: Bosna Hersek'e 12, Sırbistan'a 10. Eski Yugoslavya.
Estonya: Rusya'ya 12. Eski SSCB.
Makedonya Arnavutluk'a 12, Sırbistan'a 10. Biri komşu, diğeri eski Yugoslavya.
Letonya: Rusya'ya 12, Ukrayna'ya 10, Gürcistan'a 8. Eski SSCB.
Litvanya: Rusya'ya 12, Letonya'ya 10. Eski SSCB.
Rusya: Ermenistan'a 12, Azerbaycan'a 10, Ukrayna'ya 8, Gürcistan'a 7. Eski SSCB.
Azerbaycan: Türkiye'ye 12, Ukrayna'ya 10, Rusya'ya 8. İlki milliyetçilik/dil, diğer 2si eski SSCB.
Ukrayna: Rusya'ya 12, Azerbaycan'a 10, Gürcistan'a 8, Ermenistan'a 7.
Andorra: İspanya'ya 12. Milliyetçilik/Dil.
Belarus: Rusya'ya 12, Ukrayna'ya 10, Azerbaycan'a 8, Ermenistan'a 7, Gürcistan'a 6.
Moldova: Romanya'ya 12. Milliyetçilik/Dil.
Ermenistan: Rusya'ya 12, Gürcistan'a 10. Eski SSCB.
Gürcistan: Ermenistan'a 12, Ukrayna'ya 10, Rusya'ya 8, Azerbaycan'a 7.
Sırbistan: Bosna Hersek'e 12. Eski Yugoslavya.
Karadağ: Sırbistan'a 12, Bosna Hersek'e 10. Eski Yugoslavya, hatta eski Sırbistan ve Karadağ.

"Milliyetçilik/Dil" yazdıklarım, "safi milliyetçilik", "o dili anlamak" veya "o şarkıcı/grubun daha tanıdık/sevilebilir olması"nı kapsıyor, ayrıca "Eski Yugoslavya" ve "eski SSCB" yazdıklarım da hem "Milliyetçilik" hem "diaspora" demek aslında. Bunların dışında da bir sürü komşunun komşuya verdiği oy var. Onlar da hem diaspora hem milliyetçilik/dil sayılmalı. Bu arada bunlara "politik oyunlar" dediğim, ülkelerin birbirlerine puanları ayarlayarak verdiklerini iddia ettiğim sanılmasın, yok öyle bir şey. Bütün oylar telefonla veriliyor. Sadece Ermenistan ve Azerbaycan'ın birbirine hiç oy vermemesinde bir bit yeniği olduğunu düşünüyorum. Özellikle Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler var bildiğim kadarıyla, yanlışsam düzeltin.

Şimdi bu yıllardır süren ve artık tadı kaçan saçma sapan duruma çözümlerimi sunmak istiyorum naçizane:

1. Telefonla oylama kaldırılmalı. Ama bu yarışmanın popularitesini düşüreceğinden ve telefon firmalarının kazancını sıfırlayacağından yapılmayacaktır. Zaten bütün oyları jüri verince gerçekten biraz sıkıcı olduyor. İrlanda 30 kere kazanıyor sonra uyuz uyuz şarkılarla. Neyse, bunun yerine oylamaların jüri ve halk tarafından yarı yarıya yapılmasını öneriyorum. Bu sayede en azından diaspora oylamasından kurtuluruz bir nebze.

2. Habire birbirine oy veren ülkeler arasında bir kaç yarı final yapılsın. Ayrı ayrı İskandinav, Balkan ülkeleri ve eski SSCB yarı finalleri çok uygun bence. Kalan ülkeleri de başka bir yarı finale atarız. Ama mesela bütün İskandinavlar o sene süper şarkı yaptıysa haklarının yenmesini de şöyle engelleyebiliriz; elenen ülkeler arasından da mesela 5 tanesi bir kurul ayrıca seçebilir.

3. Bunlar sonucunda finaldeki oylamayı kesinlikle sadece finale çıkan ülkeler yapmalı. Hem 43 ülkenin puan vermesi çok sıkıcı oluyor, hem de yetiştirecez diye 1den 7'ye kadar olan puanları okumadan geçip, yarışmanın eğlencesinin içine ediyorlar. Puanlamalardan bir bok anlamadım son 3 senedir. Tabii 100bin tane balkan ülkesinin bierden oy vermesi de engellenmiş olour böylece. Bu arada şurada, "bu sene sadece finaldeki ülkeler oy verseydi puan durumu ne olurdu" tablosu var. Yeri gelmişken, puan tabloları da şurada.

Ek yorum: Skorlar şekillenmeye başladıktan sonra Ermenistan'ın kazanmasını istedim, en adam gibi şarkı oydu tepelerdeki çünkü. Ama sonuçta Rusya'nın kazanmasına da üzülmedim, hem 2. ve 3. olan Yunanistan ve Ukrayna çok daha kötüydü, hem de Rusya daha önce bence 2 kere (2000 ve 2003) kazanmayı hak ettiğinde kazanamamıştı. Bu sefer dandik bir şarkıyla kazandılar, sağlık olsun. Sırbistan'a da geçen sene aynı sebepten sevinmiştim.

Ek bilgi: Bir erkek solist 1990'dan beri ilk kez kazanmış. Bunu neredeyse diğer bütün yarışmacıların karı kız meme bacak göstermesine, karı kız meme bacak oylarının bölünmesine bağlıyorum.

22 Mayıs 2008

Haydi Oyun Oynayalım

"Haydi Oyun Oynayalım" kampanyası için 16:00 - 17:00 saatleri arasında yayınımıza 1 saat süre ile ara veriyoruz.
Alttan bu yazı geçiyor, ekranda çizgili kağıda çizilmiş oyun oynayan çocuklar resmi ve "Her Çocuğun Çocuk Olmaya Hakkı Vardı" yazısı. Arkadan oyun oynayan çocuk sesleri geliyor. Nickelodeon enteresan bir iş yapmış. Tebrik edilesi.

15 Şubat 2008

Eurovision Şarkısı

Bu sene mor ve ötesi ile katılacağımız Eurovision'a göndereceğimiz şarkı belli olmuş çaktırmadan. Şarkının adı "Deli", ve şu ana kadar Türkiye'nin bu yarışmaya gönderdiği en kaliteli şarkı olma ihtimali yüksek. Ortalama bir mor ve ötesi şarkısı olmuş, ama bu eurovision standartlarında "oldukça iyi" demek.
Bakalım Lordi'ye açık ara birincilik kazandıran çılgın eurovisioncular mor ve ötesi'ni nasıl bulacak. Değişen yarı final sistemi nedeniyle Almanya, Bosna Hersek, Hollanda, Belçika ve Azerbaycan'dan beleş gelen dost ve kardeş ülke/gurbetçi oyların bu sefer alamayacağımız yarı final'i kazasız belasız atlatmasını diliyorum.


07 Şubat 2008

Tıklama!

Don't Click It diye bir şey yapmış elin oğlu. Tıklamasız (clickfree) bir ortam tasarlamışlar, deney babında. Enteresan. Bütün siteyi hiç tıklamadan gezebiliyorsunuz. Tıklama'nın tarihi, ergonomisi, ticari değeri gibi bilgileri gayet güzel "tıklama"sız bir ortamda gezebiliyoruz. Bir de tıklamayı engelleyen dikenli "mouse giysisi" tasarımları var. Milletin siteyi nasıl kullandığı hakkında istatistikler ve hatta kayıtları da izleyebiliyoruz. Çok eğlenceli. Don't click it!

03 Şubat 2008

Yaşasın! Eurovision'a Türkçe Şarkıyla Katılıyoruz

Eurovision Şarkı Yarışması bu sene 20-24 Mayıs'ta Belgrad'da yapılacak. (Alıntı yanlış. 22 değil, 20.) Ülkeler yavaş yavaş katılacak sanatçıları ve şarkıları seçiyor. Bizde de mor ve ötesi seçildiydi, bir kaç şarkı verecek şimdi TRT'ye. Bunların da Türkçe olmasına karar verilmiş. Türk Dil Kurumu da, Eurovision'a Türkçe şarkı ile katılacaklar diye Mor ve Ötesi'ne teşekkür etmiş:

TDK, TRT Genel Müdürlüğü ile “Mor ve Ötesi” müzik topluluğu üyelerine teşekkür yazısı gönderdi.

TRT’ye gönderilen yazıda, kurumun, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da 22-24 Mayıs 2008 tarihlerinde düzenlenecek şarkı yarışmasında Türkiye’nin Türkçe sözlü şarkı ile temsil edilmesi yönündeki kararının, son derece doğru ve yerinde olduğu belirtilerek, “Ülkelerin genellikle kendi dilleriyle yazılmış şarkılarla katıldığı ve ülkelerinin kültürlerinin tanıtımı açısından önem taşıyan Eurovision Şarkı Yarışması’na ülkemizin de Türkçe sözlü eserle katılması, dilimizin ve kültürümüzün tanıtımı açısından yararlı olacaktır” denildi.

“Mor ve Ötesi” müzik topluluğuna gönderilen yazıda da topluluğunun solisti Harun Tekin’in “TRT’ye sunacağımız üç şarkı da Türkçe olacak. Çünkü bu dile hakimiz” sözlerinden ve yarışmaya Türkçe parçayla katılma kararlarından dolayı TDK olarak çok büyük sevinç duyulduğu belirtildi.
"Eurovision'u kimse sallamıyor ki bizden başka yauu ahahah"cılardan değilim. Çünkü öyle değil. Yeri gelmişken ondan bir bahsedeyim. 2002'de Almanya'da 12 milyon kişi izledi Eurovision'u.
2003'teki Norveç elemesi "melodi grand prix" ise 1.5milyon kişi (nüfusun %30'undan fazla) tarafından seyredilmiş. Yani Eurovision "sallanan" bir yarışma. Ama ülkelerin (varsa) dil kurumları bu kadar sallıyor mu ondan oldukça şüpheliyim.

Bir kere ne olduğu belli değil. Önce TRT, "Türkçe sözlü şarkı ile temsil edilmesi yönündeki kararı" sebebiyle tebrik edilmiş, sonra Mor ve Ötesi demiş ki, "şarkılar Türkçe olacak, çünkü bu dile hakimiz." Yani ne olmuş? TRT Türkçe şarkıyla katılmaya karar vermiş, Mor ve Ötesi de zaten öyle mi yapacakmış dile hakim olduğu için, yoksa buna zorunlu mu tutulmuş da sonra böyle bir açıklama yapmışlar? Bir iş var da anlamadım. Araştıramayacam da şimdi. TDK'nın Mor ve Ötesi'nin "dile hakim olma" gerekçesine sevinmesi de anlamsız. Yani adamlar İngilizceye yeteri kadar hakim değiller, tabii ki ana dillerine daha çok hakimler, bu yüzden de ana dillerinde şarkı yapcaklar. Bunda "çok büyük sevinç duyulacak" ne var lan?

Son olarak şu "ülkelerin genellikle kendi dilleriyle yazılmış şarkılarla katıldığı yarışma" yanlışına değinelim. Zamanında Sertab Erener falan ingilizce şarkıyla katıldığında yapılan tartışmalarda da çok söylendi bu yalan. Efendim, Eurovision, ülkelerin genellikle kendi dilleriyle yazılmış şarkılarla katıldığı bir yarışma değildir. 1997den beri. O zamana kadar (bir kaç sene dışında) her ülke resmi dillerinden biriyle katılmak zorundaydı. Ama o şekilde Birleşik Krallık ve İrlanda habire 1. ve 2. olmaya başlayınca o kural kaldırıldı ve herkes kafasına göre, istediği dilde şarkı yapmaya başladı. Mesela 2002'te katılan 24 ülkenin 19'u (%79) İngilizce şarkıyla katılmış. 2007'de 24/42'ye (%57) kadar düşmüş ama mesela Letonya ve Norveç, İspanyolca ile katılmış. Sonuç olarak ülkelerin yarıdan azı kendi dilinde şarkıyla katılıyor. Ha, bana sorarsanız yarışmanın eski tadı yok o 1997'den beri. Keşke eski kural geri gelse de gerçekten kendi dilinde, kendi kültürüyle alakalı şarkılarla/şovlarla katılsa her ülke. Aha bak bu sene ilk kez katılan Azerbaycan, İngilizce şarkıyla katılacakmış. Meh. Ne anladım ben öyle Azerbaycan'dan.

02 Şubat 2008

Kim tekrar yaşamalı

Who Should Live Again diye bir site varmış, daha bugun öğrendim, izlenimler'den. Herkes gelip kimin tekrar yaşamasını istiyorsa oy veriyormuş falan. Facebookta, maillerde ve hatta gazetelerde duyulmuş. Ve tabii ki Atatürk birinci sırada. %90 ile. Hitler ve Einstein %3 civarı oylarla takip ediyor! Ama bu sefer olay "internetteki anketlere turk aday koyma gafleti değil. Whois yapılınca anlaşılıyor ki, site bir Türk tarafından yapılmış. Zaten sitede cubuk.png, baslik1.png gibi resimler var, Ekonomi Turk'te Barış'ın yazdığına göre.

Siteyi yapan adama nedense "dingil" ve "hıyar" gibi hakaretlerle dolu beyn'den öğrendiğimize göre siteyi Mehmet Arslan adında biri yapmış, zamanında google reklamları da koymuş, bi sürü para kazanmış muhtemelen. Helal olsun. Ben neden akıl edemedim diye ağlıyorum şu an. Gazetelerden, Facebook'tan "ABD merkezli bir site" diye haberi görüp hemen atlayıp oy veren, sonra da Türk sitesi olduğunu öğrenince nedense çok bozulan halkımıza müstehak. Hem kaybettikleri bir şey de yok zaten, neden kızmışlar ki. Amerikan değil de Türk sitesinde birinci oldu işte Atatürk. Mis gibi.

Peki whois sorgusu yapmaktan aciz, Anka gibi ajanslarımızı, Milliyet ve Vatan gibi gazetelerimizi napacaz biz?