05 Ağustos 2007

nasıl delirdin lan?

Çok acayip.

Lise’de en büyük korkum serviste Hande Yener çalınmasıydı. Herhangi bir müziğe katlanabilme belirtecim “Hande Yener’den iyidir yau / Hande Yener’den bile kötü abi bu!*” şeklinde idi. ıptıs çaktıs, rezalet bir “eller havaya” müziği yapıyordu bu kadın ve ben tiksiniyordum. Şöyle bir şeylerdi, tabi sorun sözler değil burda, sözleri okuyup hatırlayın şarkılar ne kadar rezaletti diye yazıyorum:

kapına köleyim desen inanır mıyım
yalvarırken seni görsem inanır mıyım
yeni aşk hayatında mutluluk dilerim
dönme sakın geri çok gülerim

(Yalanın batsın, 2000)

vurup kapıyı çıkarken aklın nerdeydi
salladığın hançer kalbime değdi
hala çılgınsın hala unutkan
sana taptığım yıl geçen seneydi

(Sen Yoluna Ben Yoluma, 2002)

Şunları copy paste yaparken bile içim kalktı, çok iğrenç gerçekten. Sana kırmızı çok yakışıyor çıktı sonra mesela, lise bittiydi o sıralarda neyse, ama onu da oralarda buralarda duymak kulağımı kapamam için yeterli oluyordu, hala da duysam kaçarım.

Bu sene olacaklar geçen seneden geliyorum demişti aslında. “Kelepçe” diye bi şarkısı çıktıydı, ben de “oha” dediydim, “bu Hande Yener olamaz”, standartların üzerinde bir türkçe pop şarkısıydı çünkü. Yüksek dediysem, türkçe pop standartlarına göre yüksek, aman yanlış olmasın, çerez olsun diye dinlemekten başka bir amaçla dinlenmezdi şahsımca.

Bu sene de “Nasıl Delirdim” albümü çıkmış. Kibir ve Romeo kliplerinden gördüğüm kadarıyla bu sefer daha da iyiydi, ben iyice şaşırdım, “ulan”, dedim (böyleyim ben, “oha” diyorum, “ulan” diyorum. Terbiyesiz bir adamım.) “dinleyeyim şu albümü.” Bu sefer öyle ortalamanın üzerinde falan değil, hatta pop bile değil, adeta electronic albüm yapmış abla. Eğlencelik falan değil, ciddi ciddi kulaklığı takıp dinliyorum. Altyapılar, nasıl diyor siz, çok “sağlam”. “Şu an erken”de mesela bu altyapı çok belirgin, çok süper, “kurtar beni” o kadar kaliteli ki sevemedim bile, aştı beni. Seni sevi… yorumlar yok, naciye, yalan olmasın falan da oldukça güzel şarkılar. Bir de genel olarak şarkıların sonları çok güzel, çünkü vokaller azalıyor elektronik atraksiyonlar artıyor. Öyle dandik efektler falan da değil, tam da benim istediğim gibi böyle, nasıl anlatsam, bilmiyorum elektronik müzik terimlerini “janr”larını, oturaklı sert elektronik müzik, infected mushroom gibi diyecem çarpılırım diye demiyorum. Korkmasam mesela “aşkın gücü” de depeche mode gibi derim de işte, çarpılmak iyi değil.

Yahu, yeni çıkmış bi şarkıcı olsa ne güzel, güzel güzel dinlerdim de şimdi utanıyorum lan, hande yener bu, “vurup kapıyı çıkarken aklın nerdeğyyydi” diye çığrınıyordu daha 4 sene önce. Teheyy…

*”Hande Yener’den bile kötü abi bu!”, bunu söyleme sayım 3ü geçmemiştir heralde. Yoktu bundan kötüsü yahu, valla diyorum.

3 yorum:

jörmungand dedi ki...

eski adresten yorum:

od Diyor ki:
Ağustos 14, 2007, 4:25

vallahi katılıyorum ben de, yalnız değilsin.. :)
bravo bu arada ablaya.. yada romeo ya artık her neyse..

ssbb dedi ki...

bu romeo da güzel ama bi önceki albümün retro havasını ben daha çok beğendim, ne de olsa gençlik günlerimin ritmleri:)
önce senin gibi burun kıvırıp sonra beğenip dinlediklerim:
serdar ortaç: mesafe
kıraç: yıldızlar da kayar

jörmungand dedi ki...

kıraç inanılmaz itici. ceza ile girdiği saçmasapan rock-hiphop polemiğinde de kendini rockçı olarak tanıtıp bık bık ederek "çok pis metalci" olan benim "hiphopçı" cezayı haklı bulmama neden olduydu. (emre kongar yüzünden mehmet barlas'ı kendine daha yakın görmek gibi bir şey)
serdar ortaç zaten çok kötü. hatta hande yener artık delirdiğine göre "serdar ortaç gibi" diyebilirim sanırım en beğenmediğim şeylere. belli olmaz tabi. mukadderat...